Cuma, Mayıs 02, 2008

Yazıyorum bakmadan

Cemali'nin söylediğini düşünerek açtığım bir şarkı çalıyor kulaklarımda...

Gözlerim kötü. Düşlerim; onlar daha da kötü.

Parçalansam, yıpransam, yok olsam, bir hiç olsam...

Sever misin o zaman diyor mikrofondaki ses, sever misin o zaman.

İçimin sıkıntısını anlatmaya yetmeyecek bu beyaz satırlar. Parmaklarımın güçlerinin yettiği kadar sert vurduğu şu klavyenin gücü yetse tüm bu satırları doldurduğum kargacık karakterlerle anlamsız bir siyaha boyamak geçerdi içimden.

Simsiyah...

Güzel sesleri bulunan bir kadının fırtınası başlıyor kulaklarımda. Senfonik bir başlangıç içimdeki bu anlamsız coşkunun sebebi. Karşımda uzanmış biri, penceredeki anlamsız ışıkları izlediğini düşünüyor.

İçimden daha da anlamsız sözler sarfetmek, bağırıp, önüme gelen duvarları yumruklamak, yıkmak, parçalamak geçiyor...

Basar giderim diyor...

Giderim.

Bir mankafa edasıyla bindiğim atımla, barbarlaşmış gözlerim ve sıktığım yumruğumla sokaklar ortasındaki anlamsız kavgalara dalıp korku salmaktan başka birşey geçmiyor kana susamış gönlümden.

Sol ayağımın sallantısı müziğin ritmine bir türlü uymayan bir tik tavrı ile hareket ediyor.

Ben de bir mülteci miyim?

Silip silip baştan yazmak, çizmek, boyamak ve yeniden silmek istiyorum; kısıtlı yeteneklerim izin vermiyor.

Siliyorum, bir sonraki damlanın akıp gitmesine izin vererek.

Gücün var mı? İnci taneleri için?

Cesaret? Esamesi okunmuyor şu sıralar. Kümesine tilki dalmış bir tavuk kadar korkak ve savunmasız hissediyorum.

Yorgun gibiyim. Duygularım alt üst, karmakarışık.

Sildim, baştan başlayabilmeyi diliyorum...

Sol ayağımdaki ritimden yoksun titreme bedenimin üst yarısına geçiyor. Gözlerimin önünde bir siper olmasından başka hiç bir yanını sevmediğim gözlüklerim yine görevini başarıyla yapıyor gibi.

Hayatı sıfırlamak, sil baştan...

Her şeyi unutmak geçiyor içimden. Yapamadığımı gördükçe kahrediyorum, bildiğimi düşündüğüm tüm küfürlerin bir bir ağzıma gelmesini sağlayarak..

Ne yazdığımdan haberdar oluyorum, ne arkamda bıraktığım siyah kelimelerden ne önüme çıkacakları biliyorum.

Silmek...

Vurmak, kırmak...

Bağırışlar.

Bilgisayarımın gücü yettiğince bağırmasını sağlıyorum. Duymak değil, düşüncelerimde kalmasını dahi istemiyorum. Korkuyorum düşlerime düşmelerinden.

Defter olsam, satır satır güzel kelimeler üzerime dizilse...

Yıpransam, parçalansam, bir hiç, ah bir hiç olabilsem...

Güzel bir kadın sesi geliyor kulaklarıma. Aşk, aşık, dağları aşsam ya da yanıp, düşüp, ağlasam...

Şarkıya ayrılmış sürenin sonuna gelirken sessizleşen vokallere kızarak en başına taşıyorum içimi hüzünlendiren nağmeleri.

Daha fazla duymak istemiyorum, dinlemiyorum.

Kulaklarımın önüne kurduğum bariyerler bir bir aşılıyor aman verilmeden...

Defter olsam. Karalansam, anlamsız renklerle boyansam...

Yıpransam, parçalansam, yok olsam, bir hiç olabilsem...

Kim?

Çırpınsam, düşsem, inlesem, ağlasam, yansam...

Severler mi ki o zaman?

Ne yazdığımı bilmeden dinlemeye devam ediyorum, kendi kendime Cemali olduğunu düşündüğüm vokalleri. Pencereden bakıp gözlerimi indiriyorum, baktığı görüntüleri dalgalanan gözlerimi.

Kendimi Bülent Ortaçgil olduğuna inandırdığım bir gitaristin notaları çalınırken kulaklarıma, beni büyük gürültülerin bir başkasından koruduklarını gördükçe üzüntülerim artıyor.

Çöllere düşüp, çırpınsam...

Yansam, sana yansam, susuzluktan kavrulsam...

Severler mi o zaman...

Bitiyor. Bitmesine dayanamadığımı farkediyorum bir kez daha başlamasını sağlayarak.

Dayanamıyorum. İşitmek istemiyorum tek bir kelimeyi, engel olmuyor kulaklarım. Tıpkı aradaki duvarların, kapıların yapmadığı gibi.

Süslü kelimeler bulup, her birini özenle bir bir dizsem...

Derdinle dolup, dağları aşsam...

Olur mu, aşık olsam?

Olmuyor, silip başa alsam...

Yine olmuyor. Artık ne başa alasım geliyor içimden, ne göz yaşlarımı engellemeye çaba göstermek.

Cesaretim kalmadı. Konuşamıyorum.

Gözlerimi kapatıp, çıkıyorum bir üst kata çıkması adına dualar edip kurbanlar verdiğim ahşap merdivenleri, gıcırdamasına hiç aldırmadan...

Önüme her ne çıkarsa selam verip, devam etmek istiyorum ben.

0 Eleştiri: