Salı, Haziran 12, 2007

içimden gelenler

yeni bir haftanın başladığı şu günlerde yeni bir saatin henüz ilk çeyreğinde iken içimden geçenleri yazmaya başladım.
hadi bakalım, bugün de bu tarz bir giriş cümlesini uygun görmüşüz demek ki diye düşünürken, parmaklarımın neler yazmaya çalıştığını yine ancak monitörden takip edebildiğimi farkediyorum. Duraksadığım, durup içimden geçenlerin ardından gelmeyi istediğim anlarda "o" nun da benimle durduğunu ve hatta yazmaya başlamadan devam etmediğini farkediyor olmak ne acı. Halbuki ben, Fevriye Teyze'mden bahsetmek isterdim, kızı Aydın'ın hallerini anlatmak, hop oturmak ve hiç kalkmamak isterdim.
Midemdeki tuhaf bulantının sebebinin ne olduğunu öğrenmek de bir çözüm olabilirdi belki şu halime, yok değilse başka bir yol bulup oradan ilerlemek de hoş olurdu aslında. Ama görünen o ki bu yolda yürümeye devam etmek durumundayım, en azından şimdilik.
Durup, bilip bilmediğimi düşünmek istiyorum ve "o" da benimle beraber duruyor, velhasılı kelam aynı tas aynı hamam.

0 Eleştiri: